Prologue

nazireler

Prolog

Sen varlığın ötesini gösteren yerde oluyorsun. O yeri bulamadan gerçekte olduğun halinle gösterilemezsin. Ya da kendini gösterirken de yeri bulabilirsin. Hayat yolda olmaktır sözündeki gibi. Yani esas olan şeyin varacağın yer değil de yolun kendisi olması gibi. Ama bil ki esas olan hiçbir zaman sadece bu olmadı. Olamazdı da. Çünkü sonunda bulacağın şeyin büyüklüğü böyle düşünmeye elverişli değil. Bulduğun şey büyüktür: Her şeyin sonunda bir sahiplik, bir varlık kazanıyorsun. Kendin olan bir “ilk varlık”. 

Tüm bunlardan öncesi dünyandan öncesidir. Verili bir dünyada merkezlenen kendinin, hafif bir kopyası olarak senden öncesi. Orası, seni benzerlerine katıyordu. Şimdi anlıyorsun. Yalnızca seni öteye geçiren geçidin -ki geçidi de sen kurdun- ve geçitte bulduklarını götürdüğün yerin sahibisin. 

Orada bulunmanın sana çoktan verildiği yer, senin olamazdı. Israrla orada kaldığın, hep kaldığın ve durduğun, çok uzun durduğun o eski yer elbette senin olamazdı. Eski yerinin değil konacağın yerin sahipliğine gittiğinde, ayaklarına kutularla renkli kuşlar armağan edilen kral oluyorsun. Papağanının çok renklerinde, en büyük kafesi ve konuşma çubuğunu yaptıracaksın ona.

Kopyanı hafif kıl. Yoluna sahip çık.

Kendine iyi bak. Kuş karnına. Güneşten pleksusuna.

Prolog Metin: Monica Papi
Nazîre Doğaçlama Performans: Buse Çetin
Müzik-ses tasarımı: Tolga Balcı
Video: Buse Çetin 
Okuyan: Nursaç Sargon
Kurgu: Özgür Demirci
Çeviri: Merve Ünsal

UR Collective Kültür için Alan tarafından desteklenmektedir. // UR Collective is supported by Spaces of Culture.